Cami Tasarımı Fikir Yarışması Ödül Töreni ve Kolokyumu

Cami Tasarımı Fikir Yarışması Ödül Töreni ve Kolokyumu

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talepleri üzerine camilerin tasarlanması, projelendirilmesi, estetiği, sağlamlığı gibi hususlara dikkat çekmek adına 28 Aralık 2018 tarihinde ilan edilen Cami Tasarımı Fikir Yarışması’nın ödül töreni ve kolokyumu, 22 Temmuz 2019 Pazartesi günü saat 14.00’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı konferans salonunda gerçekleştirildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talepleri üzerine camilerin tasarlanması, projelendirilmesi, estetiği, sağlamlığı gibi hususlara dikkat çekmek adına 28 Aralık 2018 tarihinde ilan edilen Cami Tasarımı Fikir Yarışması’nın ödül töreni ve kolokyumu, 22 Temmuz 2019 Pazartesi günü saat 14.00’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı konferans salonunda gerçekleştirildi.

İller Bankası AŞ Genel Müdürü Yusuf Büyük’ün açılış konuşmasının ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş yarışmayla ilgili düşüncelerini paylaştı. Başkan Erbaş, camileri bireyin inanç dünyasından toplumsal ilişkilere, kulluk ve sorumluluk bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden sanata, aileden çevreyle ilişkilere, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin ruh köklerinin birleştiği mekânlar olarak değerlendirdi. Camilerin namaz kılmak için açılan yerler değil, içinde ilim, irfan, bilgi, hikmet öğretilen eğitim kurumları olarak değerlendirilmesi gereken yerler olduğunu söyledi. Camilerin nüfus oranına göre dağılımında ciddi dengesizliklerin ortaya çıktığını, pek çok kalabalık mahalle ve konut bölgelerinde ihtiyaca cevap verecek sayıda ve nitelikte cami olmadığını, dolayısıyla camilerin hem şehirleşme düşüncesi hem de çevre, mekân, estetik, nüfus ve özellikle mevzuat açısından yeniden ele alınması gerektiğini söyledi. Bu bilinçle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yerel yönetimler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışmasının gerekliliğinin önemini vurguladı. Camilerde toplumun her kesiminden insanların, kadın, genç, çocuk, yaşlı, engelli bireylerin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini, rahat ve huzurlu şekilde ibadet yapabilmelerini sağlamaya çalıştıklarını söyledi. Camilerin doğal afetlere karşı dayanıklı, bulunduğu coğrafyanın iklim özelliklerine göre peyzaj düzenlemeleri olan, tarihi dokuya uyum sağlayan mekânlar haline gelmesini istediklerini söyleyen Erbaş, camilerin ihtiyaca göre kuran kursu, aile ve dini rehberlik bürosu, kitap evi, gençlik merkezi, çocuk oyun alanı, seminer salonu, çok amaçlı salon, sergi salonu, sanat atölyesi, spor alanı vb alanlarla külliye özelliği taşımasını istediklerini ekledi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, böyle bir yarışmaya ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Kentsel dönüşümde yatay mimariye uygun, komşuluk ilişkilerini önceleyen, millet bahçeleriyle sosyalleşen, cami merkezli bir şehircilik anlayışını benimsediklerini ve bu anlayış için gerekli imar düzenlemelerinin yapılacağını dile getiren Kurum, fikir yarışmasını altı bölgede daha düzenleyerek bir envanter elde edeceklerini, bu envanterleri de yapacakları yeni kentsel dönüşüm projelerinde kullanma fırsatı bulacaklarını ekledi.

Bakanın konuşmasının ardından ödül sahiplerine ödülleri verildi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Proje Dairesi Başkanı S. Ahu Demiralp moderatörlüğündeki kolokyuma geçildi.

Jüri üyesi Emine Öğün seçilen projelerin tamamının geliştirilmeye ihtiyacı olduğunu, tek tip proje seçimi yapılmadığını söyledi. Yarışmaya gönderilen 325 projenin elenmesinin projelerin nitelikleri nedeniyle hızlı gerçekleşmesinin kendi adına üzücü olduğunu dile getiren Öğün, yarışmayla ortaya çıkan net sonucun ibadethane tasarımında eksik olunduğu yorumunu yaptı. Bu eksikliğin mutlaka üniversitelerle, akademisyenlerle paylaşılarak fikirlerinin alınması, eğitim programında yapılacak değişikliklerle ilgili olarak tartışılması gerektiğini söyledi. “Yenilikçilik” kelimesinin sıklıkla dile getirildiğini söyleyen Öğün, jüri olarak yenilikçilik peşinde olmadıklarını, doğru çözümler aradıklarını dile getirdi.

Jüri üyesi Hacı Mehmet Güner, Emine Öğün’ün fikirlerine katıldığını söyleyerek, her projenin güzel tarafını yakalamaya çalıştıklarını, ibadet ritüelinin çok iyi öğrenilmesi gerektiğini ekledi.

Jüri başkanı Mahmut Sami Kirazoğlu, cami tasarımının diğer mekânları tasarlamaya benzemediğini söyleyerek, kubbenin önemine değindi.

Jüri değerlendirmelerinin ardından, kolokyum katılımcıları yarışmayla ilgili soru ve fikirlerini paylaştı.

İkinci kategori, 33 numaralı projenin sahibi, Abdurrahman Mansur, devamının geleceği söylenen yarışmalarda jürinin değerlendirmeleri yaparken İslam fıkhına uygunluk durumunu göz önünde bulundurması gerektiğini söyledi. Projelerindeki temel fikrin İslam fıkhına uygun olarak kadın ve erkek ibadet mekânlarını yatayda ayırmak olduğunu, İslam fıkhına uymuş olmalarına rağmen elendiklerini dile getirmesi üzerine jüri üyesi Emine Öğün, bu ayırımı doğru bulmadıklarını, ayırım olacaksa da mekânların birbiriyle yarışmaması gerektiğini, projelerinin elenmesinin tek nedeninin bu ayırım olmadığını dile getirdi.

Yarışma katılımcılarından, Esra Aydoğan Moza, mekânların nasıl tasarlanması gerektiğine dair fazla veri olmaması nedeniyle bireysel bir araştırma yaparak şartnamedeki fonksiyon şemalarına uymaya çalıştıklarını, fakat şemada çocuk oyun alanlarının yer almasını doğru bulmadığını söyledi. Emin Öğün kendisine katıldığını dile getirirken, Levent Sungur, çocukların da vakit geçirebileceği alanların tasarlanması gerektiğini savundu.

Kolokyum katılımcılarından Güneş Gökçek, gerçekleştirilmesi düşünülen yarışmaların uygulamaya yönelik olabilme ihtimalini sordu. Camileri elde ediş biçimiyle ilgili bir problem olduğunu, iyi örnek olarak verilen camilerin Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından fonlanan, vakfın ya da ailenin tek başına söz sahibi olabildiği camiler olduğunu; mahallelinin bir araya gelerek, dernek kurarak yaptıkları camilerin kalitesinin belirli bir noktaya gelemediğinin görüldüğünü söyleyerek, camilerin elde ediliş yöntemiyle ilgili çalışmalar yapılmasının fayda sağlayacağını düşündüğünü iletti. Emine Öğün, bahsi geçen örnekleri iyi bir mimari olarak değerlendirmediklerini söyledi. Levent Sungur ise, bu yarışmanın ve düzenlenecek yarışmaların uygulamaya gidilmeden fikir aşamasında tutulmasının sebebinin örnek oluşturmak olduğunu, bu örnek havuzunda yer alacak mimar sayısının çok önemli olduğunu dile getirdi.

Yarışmaya katılanlardan Ahmet Yılmaz sorusunu sormakta tereddüt ettiğini belirterek, camilerin olabildiğince tekdüze mekânlar olduğunu, buna bağlı olarak kubbe vb gibi birtakım unsurların bulunması gerektiğini ancak Diyanetin de onayı alınarak yapılan ve rol model olan Sancaklar Camii’nin kademeli bir ibadethane olarak geleneksel ibadet biçimini sınırladığını, dolayısıyla fıkıh olarak serbest olmasının ve gelenekte bir karşılığının bulunmamasının problem oluşturduğunu söyledi. Yılmaz, bu denli hayatın içinde gerçek bir mesele olarak var olan yapının, nasıl rol model olarak esas haline geldiği sorusunu yönelterek, jüri başkanı Mahmut Sami Kirazoğlu’nun yarışma katılımcılarının da uzun süredir tartıştığı ve düşündüğü bu mesele hakkındaki fikirlerini merak ettiğini ekledi.

Bunun üzerine ilk sözü alan Emine Öğün, önemli bir soru olduğunu vurgulayarak yarışmada birincilik ödülü olan projedeki kademelenmeyi eksi bir not olarak düştüklerini, ancak projenin başka özelliklerinin kıymetli olduğunu dile getirdi ve sözü Mahmut Sami Kirazoğlu’na bıraktı.

Jüri başkanı Mahmut Sami Kirazoğlu öncelikle, huzur ve huşu duygusunun camilerde iç mekâna yansıması gerektiğini ve camilerin bulunduğu bölgedeki topografyayı, tarihi ve kültürü barındırması gerektiğini aktardı. Ayrıca camilerdeki iç mekânın huzur ve huşu duygusunu yansıtabilmesi için mekân çözümlerinde geleneksel hesaplamaların da yapılması ve birtakım unsurların bulundurulması gerekliliğine dikkat çekti. Buna bağlı olarak da hem dini hem de mimari olarak cami konusunda bir bilinçlendirmenin gerekliliğini ekleyerek, Emre Arolat’ın tasarlamış olduğu Sancaklar Camii’nde bahsi geçen huzur ve huşu duygusunun mekân çözümünden kaynaklanan eksikliğine vurgu yaptı.

Yarışmaya katılan 325 projenin yayına dönüştürüleceği, üniversitelerin konuyla ilgili bölümlerinden alınacak proje görüşlerinin de bu yayında yer alacağı bilgisinin paylaşılmasının ardından kolokyum sonra erdi.

İlgili Yarışma